dert sahibi olmak

kesinlikle dünya'yı kurtaracak ya da kökünden değiştirebilecek gençlerin birincil koşuludur. gencim, güçlüyüm, zihnim bundan sonra hiç olamayacak kadar güçlü. ama her fırsatta kendimi 10-20-30 yıl sonrasında hayal ediyorum. biliyorum ben 50 yaşında 70 yaşında bugün içerisinde bulunduğum zihinsel dinginlik ve güçlülükte olmayacağım. ne yapılacaksa, ne değiştirilecekse şu an içimde olduğum gençlik döneminde yapılabilecektir. sizleri küçük gören, tecrübesiz gören hatta yetersiz gören insanları etrafınızdan uzaklaştırın. bir derdiniz olsun. kendinizi küçük meşgaleler ile, ucuz zevklerle ve kirli zevklerle sınırlandırmayın. emin olun bu dünya hayatı böylesi adi uğraşlar için bize çok fazla. potansiyelinizin farkına varın. neleri değiştirebileceğinizi hissedin. en büyük kazanımlar cılız ve küçük ama kararlı adımlar ile gelmiştir. bir derdiniz olsun, olsun ki yaşama tutunmak için güçlü bir sebebiniz olsun. büyük dertler sahibi olan en mert duruşları ortaya koyabilen adamdır. bir derdiniz olsun, olsun ki bütün dünya'ya karşı dik bir duruşunuz olsun. ne yani lan? koskoca evrende okul okuyup, para kazanıp bir ev bir araba alacak, bir kaç kadınla birlikte olacak saçma sapan zevklerin hazzı için mi türlü şeylere kendimi tutsak edeceğim ben? bu kadar ucuz bir bedene sahip olduğumu zerre düşünmüyorum. benim ve senin çok daha büyük "etki" potansiyeli var. bir insanın kazanabileceği en büyük hedef. "etki!" bu kavramın ölçülebilir bir boyutu yok. hayatınız boyunca insana ve insanlığa etki yapabilmek için bir derdiniz olsun. bunun yanı sıra hepsi boş lakırdı. etki her şeydir. dert sahibi olmak ders alabilmenin kapısını açan ilk etkendir. nedir ne olmalıdır bilmem ben. ama ucuz ego kokan hareketlerin derdiyle dertlenmek insan olmanın getirdiği ölçülemez potansiyelinizi çok ama çok fazla hafife almaktır. dert sahibi olun dünya'nın size kesinlikle ihtiyacı var. değiştirmeniz gereken hemen her şey en yakınınızda sizi bekliyor. yeter ki küçümsemeyin varlığınızı, yeter ki zihninizin sınırlarını başkalarının çizmesine izin vermeyin. zihnin sınırları yoktur. sizin derdiyle dertlendiğiniz şeyler vardır o kadar. bir derdiniz olsun, olsun ki dünya'yı değiştirin. bir derdiniz olsun, olsun ki insanlığa etkinizi gösterin bir derdiniz olsun, olsun ki gerçek anlamda var olduğunuzu hatırlayın. bir derdiniz olsun, olsun ki sınırların neler olduğunu keşfe çıkın. bir derdiniz olsun! olsun ki yaşama tutunmanın zor ama tarifsiz hazzını fark edin. bir derdiniz olsun! dersinizi sonra da alırsınız...

dert yarrak gibidir herkes en büyüğü bende sanır sözünü doğrular. tabii, gerçekten çok büyük dertler var.

"derdi olan insan okur, derdi olmayan insan ise okuyarak dert sahibi olur. asıl mesele bir derdimizin olmasıdır."

2 gün önce arkadaşımla buluşmak üzere cevizlibağ'da metrobüsten inmiş,bankta oturuyordum. arkadaşım aradı ve geç kalacağını söyledi, sinir oldum kendi kendime, kızdım. az ileriden oturduğum yere doğru gelen 55-60 yaşlarında bir teyze bağırarak telefonda konuşuyordu. baştan şaşırdım. teyzeyi tanımamama rağmen kendinden beklenmeyecek kelimeler savuruyordu karşı tarafa. bir ara teyze ile göz göze geldik. hemen kafamı önüme çevirip dinlememeye özen gösterdim, ama duyuluyor ne yapayım. birazcık kulak misafiri olduktan sonra gelini ile bir takım problemler yaşadığını anladım. teyze telefonu oğlunun yüzüne kapattı. nasıl ağlıyor, çok üzülmüş belli. bende hiçbirşey demeden telaşlı telaşlı çantamı açıp peçete verdim teyzeye. teşekkür ettikten sonra ikimizde önümüze döndük. ama yine ağlıyor teyze, ağlayan insana ise hiç dayanamam. içim acıdı ve birkaç kelime çıktı ağzımdan. bana göre anlamlı şeylerdi, teyzeye de öyle olacak ki biraz olsun kesildi ağlaması. hemen nereli olduğumu sordu. sonra başladı anlatmaya. hem ağlıyor hem anlatıyor. bende onu teselli etmeye çalışıyorum. yaklaşık bir 5 dakika konuştuktan sonra kadının içinin nasıl yanıdığını idrak ettim. biraz kendini anlattı teyze. ismini bile bilmediğim birinin hayatından büyük kesitler öğrendim. telefon çaldı ve arkadaşım aradı,geldiğini söyledikten sonra telefonu kapattım ve teyze ile helalleştik, birkaç teselli cümlesi söyledim teyzeye ve ayrıldım yanından. ilk başta 20 dakika geç kaldığı için kızdığım arkadaşıma olayı anlatıp teşekkür ettim. akşam olup eve gelince 4-5 gün önce dertlendiğim saçma konular düştü aklıma. ulan dedim farkedilmeyenkisi sen kendini bu kadar önemsiz şeyler ile meşgul edip üzerken, dünyada ne acılar dönüyor. kendine dert bellediklerin bunlar mı? kızdım kendi kendime. şimdi ise derdin, kederin ve mutluluğun da bir sebebi bir hayrı olduğunun bilincine daha çok vararak yaşamaya çalışıyorum...

en azından biseye sahibiz dedirtir ..

ya anasını avradını. arkadaş ben birine güvenmek istiyorum şart koşul olmadan acaba ile yaşamadan bu ne dert tasadır be moruk.

çok garip. öyle şeyler oluyor ki seni hastalık sahibi yapan derdin üzerine bir dert daha geliyor diyorsun "ulan öyle bir şey yaşıyorum ki bu daha beter acı". yenisi eskisini aratıyor.

“derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur.” sözünün genel olarak karşılığıdır. sık sık ölümü hatırlamak gerekir bu yüzden.

allah düşmanıma vermesin

allah bağışlamasın nur topu gibi de değil